15 Mayıs 2014 Perşembe

Vakıflar Bölge Müdürü, Cumhuriyetin 15. Yılında Yapılan Restorasyonun Dökümanlarına Sahip mi?

14.05.2014 tarihli “Çankırı Büyük Camii Restorasyonu Hakkında Basın Açıklaması Gerçekleştirildi” başlıklı haberinizi okurken,  1934’de başlayıp Cumhuriyetin 15. yılında1938’de bitirilen Büyük Cami tamiratı konusu aklıma geldi. Tamirat deyince farklı anlaşılmasın, bugünkü anlamıyla restorasyona karşılık geliyor.


 


Cumhuriyetin Döneminde (1934-1938) Arası Yapılan Tamirat Büyük Caminin 1934-1938 arası tamirat işinin süresi ve maliyeti şu şekildedir:


 


“Çankırı’nın en kıymetli tarihî eseri olan Sultan Süleyman’ın Mimar Sinan’a yaptırdığı Ulu Cami 1934 senesinde tamire başlanmış ve 1938 senesinde sona ermiştir. Camiin tamiri için 20.000 lira sarf edilmiş ve çok güzel bir hale konulmuştur.”.


 


İşin yaptırılması ülkenin o zamanki kıt imkanları sebebiyle uzun bir mücadele gerektirmiştir. Bu işe el atan şair, yazar ve aydın bir şahsiyet olan Çankırı mebusu Ahmet Talat ONAY (ö.1956)’dır.  Bu işin nasıl gerçekleştiğini ve çeşitli safhalarını 1938 tarihli bir yazısında merhum A.Talat Onay şöyle anlatmaktadır:


 


Büyük Cami


“….Çankırı’ya şeref veren Büyük Cami, mimari tarihi kıymeti haiz binaların üçüncüsüdür. Şehir içinde olması, her zaman ziyaret edilmesi itibariyle en önemlisidir. Asırlardan beri Büyük Mimar Sinan’ın eseri olduğu rivayet ve ananesi halk arasında devam edip, gelmektedir. Cami, Sinan’ın eseri olmasa bile yine büyük kıymete sahiptir. Yerli ve yabancı şöhretli mimarların takdirlerini kazanan bir üslupta yapılmıştır. Her taraftan giren ışıkların imtizacı, sesin yayılışı, ferahlık bakımlarından tam Sinan’a yakışan bir eserdir.


 


Her Çankırılı bu camide yapılan ibadetin daha makbul ve müstahsen olduğu hissini taşır. Cami, genel tablosuyla taşlaşmış bir kudsiyet, yükselmiş bir ibadet manzarası arz eder.


 


Daha arzın ilk oluşum gününden beri zaman zaman korkunç zelzelelere sahne olan Çankırı’da asırlardır ayakta durabilen eserler, Selçuklulardan kalan kaledeki türbe ile ..Taşmescit ve Osmanlı Türklerinin eseri olan Büyük Camidir.


 


Asırlardan beri o kadar zelzelelere karşı durmuş olan bu üç Türk eseri, şu son yıllarda ihmal ve lâkaydi yüzünden harap bırakılmış idi. On üç sene kadar önce Çankırı’ya gelmiş olan Evkaf genel müdürü rahmetli Şemseddin Bey (1)  böyle bir eseri harap olmaktan kurtarmak vaadinde bulunmuş ise de ömrü vefa etmemiştir.  Keyfiyet, hamiyet ve fazilet sahibi olan halefi Rüştü Bey’e bildirilmiş, şimdi Diyar-ı Bekir mebusu olan Rüştü Bey (2)  bütçesinin tahammülü nispetinde peyder pey ödenek ayırmak suretiyle camiine tamirine yardımcı olmuştur. Fakat mebus olması dolayısıyla Genel Müdürlükten ayrılmış, tamir işi de sekteye uğramıştı.


 


İstanbul’da ve Anadolu’nun her yanında ecdat yadigarı olan eserleri yeniden inşa ettirircesine gayret gösteren yeni genel müdür Fahri Bey (3) , seleflerinin başlamış olduğu bu tamir işini hemen bitirmeyi şeref bilmiştir. Gerekli para, malzeme ve uzmanları göndererek, işi layıkıyla sonuçlandırmıştır.


 


Bugün Büyük Camiin içi dışı âdetâ yeniden yapılmıştır. Hatta hattatlık bakımından çok yüksek değeri olan Tosyalı Ali Vefâ’nın yazı ve nakışları kalıba alınarak aslına uygun olarak yenilenmiştir. Eskiden Camiin zemini taş iken son tamirde tahta döşenmiştir. Minareye ise eski bedii şekli verileceği anlaşılıyor. Her Çankırılı yıkılmaya yüz tutan Büyük Camiin tamiri dolayısıyla (Şemseddin, Rüştü ve Fahri) isimlerini daima minnet ve şükranla anacaktır.” (A.Talat Onay, Çankırı’da Duygu)


 


Gecikme Konusu


Mevcut iktidar döneminde Vakıflar idaresi, bütün Türkiye’de tebrike şayan işler yapmıştır. İşini iyi yapanı kutlamak lazımdır. Bu sebeple eski genel müdür Yusuf Beyazıt’ı bizzat tebrik etmiş idim. Çankırı merkez ve ilçelerinde bazı eserler restore edilerek zamanın yıpratıcılığından kurtulabilmiştir. Bölge müdürünün açıklamasında, 2014’de bitirilmesi öngörülen restorasyonun beklenmeyen gelişmeler sebebiyle 2015 ortalarında bitirilebileceği ifade edilmiştir.


 


Eserin tarihî, mimari ve estetik değeriyle mütenasip, kalıcı bir restorasyon yapılacaksa bu gecikme anlayışla karşılanmalıdır. Ancak işin keşfi yapılırken bu kadar bilinmeyen olmaması gerekirdi. Başlangıçta yapılan keşif çok yetersiz kalmış olmalı ki,  sökülen her taş ve kurşun levhadan sonra işin çapı ve mahiyeti değişmektedir. Beklenmeyen durumlar olması doğaldır, ancak burada gereğinden fazla gibi gözükmektedir.  Mesela Onay’ın yazısında bahsedilen “Tosyalı Ali Vefâ’nın yazı ve nakışları kalıba alınarak aslına uygun olarak yenilenmiştir.” ibaresi kalem işleri ile ilgilidir.


 


Bu işe başlanırken Vakıflar idaresinin üstte bahsettiğimiz 1934-38 arası yaptığı restorasyon dikkate alınmış mıdır? Daha doğrusu Vakıflar Bölge Müdürlüğünün elinde Cumhuriyetin 15. yılında bitirilen tamirat ile ilgili dökümanlar mevcut mudur?


 


“Geç olsun da güç olmasın” diye bir atasözümüz var. Büyük Cami tarihine yaraşır bir restorasyona ve sağlamlığa kavuşursa bizler de bunu gerçekleştirenleri şükranla anacağız.


 


(1) Şemseddin Bey, Evkaf Umum Müdürü, Soyadı kanunundan önce vefat etmiş olması muhtemeldir. Ailesi sonradan Dikmen soyadını almıştır.


 


 (2) Rüştü Bekit(ö.1955), Eski Vakıflar Genel Müdürü ve Diyarbakır milletvekili.


 (3) Fahri Kiper (ö.1965)  Eski Vakıflar Genel Müdürü ve Vali.


 


(Başlık ve dipnotlar tarafımdan eklenmiştir. Hakkı Duran)


 



Vakıflar Bölge Müdürü, Cumhuriyetin 15. Yılında Yapılan Restorasyonun Dökümanlarına Sahip mi?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder